17 Şubat 2012 Cuma

Genç Werther'in Acıları

   Yola çıkmak, yolda olmak fikri, üstüne bir de yalnız yola çıkıldı mı çok çekilmez geliyor bana...Sırf yalnız kalmamak adına Fransa'ya giderken yanımda kitaplarımdan götürmek istedim. Ama maalesef ki o kocaman valizlerime sadece bir kitap sığdırabildim: Genç Werther'in Acıları. Kitap sadece 126 sayfa olması, diğerlerine oranla daha kolay sığdırılabilmesi yönüyle tercih sebebim oldu o an için. Yoksa Kafka'nın Amerika'sını da almaya çalıştım ama o kalınlığı ile sığmadı...
   4 saatlik uzun yolculuğumda bacaklarımı bir türlü o daracık koltuk arasına sığdıramadığım için uyuyamamam sebebi ile geriye tek seçeneğim kitap okumak kaldı. Evinden ayrılan ben, Werther'in de memleketinden ayrılmasının hikayesine kendim ile eş zamanlı başladım. Ama tabi Werther'in acılarının sebebi bu değildi.
   Bu kitabı hep merak etmiştim. Dünyada büyük popülerlik kazanan, Goethe'yi bir gecede ünlü yapan ve sürü psikolojisi ile gençleri ardı ardına intihara sürükleyen veya Werthervari giyinmelerine neden olan, adeta 18. yüzyılda medyanın dünyaya daha hakim olamadığı zamanda, dünyayı peşinden sürükleyen bu kitabı tanımak istiyordum. Hatta öyle ki bu kitap Napolyon'u bile etkisi altına almıştı, Napolyon kitabı yanından ayırmaz olmuştu. Bundan dolayı benim kitaba sorduğum soru ise şu oldu: Nedir seni bu kadar özel kılan ? 
   Dediğim gibi bu soruyla yola çıktım ancak kitabın birinci bölümünde Werther'in mektuplarında kendi düşünce yapısına ve beklentilerine dair öyle şeyler yazmıştı ki Werther'in fikriyatında kendimi buldum sanki. Dolayısıyla altını çizdiğim bu fikirlerden birkaçını yazmadan geçemeyeceğim:

"...Başaracağım, sevgili dostum, sana söz veriyorum, kendimi düzelteceğim, her zaman yaptığım gibi yazgımızın karşımıza çıkardığı ufak tefek sıkıntıları artık tekrarlayıp durmayacağım; içinde bulunduğum anın tadını çıkaracağım, geçmiş benim için geçmişte kalacak..."

"...Ancak kendi içime dönersem bir dünya buluyorum! Yine tasvir ve etkin bir güçten çok, sezgi ve belirsiz bir arzuya yer veren bir dünya bu..."

   Sorumun cevabı bana öyle geliyor ki, ikinci tümcede gizli. Belki de kitabın Goethe'yi bir gece de bu kadar ünlü yapmasının sebebi, insanın iç dünyasına yönelmesi ve bunu yaparken -benim şu an anlayamadığım- ama o zamanın gençlerinin anladığı, aşkın verdiği acıyı ve o acı uğruna yapılabilecekleri ilk defa bu kadar net tasvir etmesindedir. Bu kadar belirsiz konuştuğuma bakmayın, gerçekten de öyle. Hatta Goethe'nin intiharla sonuçlanan bu romanı, böyle kötü ama belki de reel bir sonla bittiği için çok eleştirilmiş. Kitaba alternatif sonlar yazanlar bile olmuş. Ancak Goethe kitabını tüm bu eleştirilere rağmen değiştirmemiş. Kitabın yayınlanmasının ve değiştirilmemesinin akabinde gelişen intihar vakaları ve bütün gençlerin Werther'inki gibi mavi frak ve sarı çizmeler ile sokaklarda dolaşır olması Goethe'yi zamanın en büyük tartışma konusu haline getirmiştir.
   Birazcık da kitabın konusuna bakacak olursak; kitabımızın baş kahramanı Werther büyük şehrin kaosundan sıkılıp, ufak bir kasabaya yerleşen aydın, genç bir ressam . Geldiği ilk günlerde huzuru doğada bulduğunu düşünerek uzun doğa yürüyüşlerine çıkan Werther sonrasında Lotte adındaki nişanlı bir soylu kızına aşık olur ve ne kadar istese dahi kasabadan ayrılamaz ve Lotte'yi de bırakamaz bu aşkın sonunu bilmesine rağmen. Biz kitabı Werther'in kendi ağzından arkadaşı Wilhelm'e yazdığı mektuplar üzerinden okuyoruz. Bu mektupları kitabımızın yazarı Goethe kitabın başında büyük bir özveri sonucu derleyebildiğinden bahsediyor. Ama sonuç olarak olayları baş kahramandan günü gününe dinlemek oldukça keyifli. Beni asıl düşündüren şu oldu Goethe'nin  benzer bir acısı mı var ki böyle hüzünlü bir aşk romanı yazmış? Gerçekten de kitabı arattığınızda karşınıza çıkan ilk verilerden biri de bu sorunun cevabı oluyor. Roman, Goethe'nin Alman Yüksek Mahkemesi'nde asistan olduğu dönemde nişanlı bir kadına, Charlotte'a olan umutsuz aşkından yola çıkarak yazdığı bir kitap ve kitabın sonundaki intihar vakasına ise arkadaşı Wilhelm Jerusalem'in evli bir kadına aşık olup intihar edişi esin kaynağı olmuş. O zaman baştan beri mektuplar gönderilen Wilhelm hayali bir kahraman mı yoksa ? Öyle olduğunu söyleyenler olsa dahi, ben buna dair bir iz bulamadım.
   Sonuç olarak, 1774'te yazılan bu kitap birincisi Goethe'nin gençlik yıllarının anılarını ve coşku dönemini yansıtması, ikincisi dönemi içinde adeta bir marka olması ve insanların Werther'i gerçek dünyaya taşımaları,kendilerinde canlandırmaları , üçüncü olarak da Goethe'yi merak edenler için iyi bir başlangıç kitabı olması yönünden önemli. Bir gece, 2 saatin ayrılması ile Goethe ile tanışma sağlanabilir. Klasiklere ilgi duyanlara duyurulur...