
Ben 'deli' kavramını da sevmiyorum ayrıca, kim ayırıyor seni akıllı, beni deli diye? Kim koyuyor normalliğin kurallarını? Bizi yargılayan, bizi sınıflandıran nasıl varmış kendinin normal olduğu yargısına? Bakmayın, o da aslında normal değil, normal taklidi yapıp -olabildiğince- toplumda yer edinmeye çalışıyor. Onun gibi yapmayanları ise yaftalıyor, aşağılıyor...
Deliliğe geri dönecek olursak; normlarımıza uymayanı 'deli' olarak tanımlamayı hiç doğru bulmuyorum. Bence delinin cesaretine madalya lazım. Hadi yap onun yaptıklarını kolaysa insan içinde. Bir kere bile deli gibi, özgür davransan her şeyini kaybedersin, normlara uymadığın için. Yeraltı edebiyatının en sevdiğim yazarlarından Chuck Palahniuk'un Fight Club'tan meşhur bir sözü var: "Herşeyi kaybetmeden asla özgür olamazsın." Bizim 'deli' diye yaftaladığımız insanlar herşeyini kaybetmeyi göze almış cesur insanlar...
Deli olmayı başaramayanlar ama aynı zamanda normları sevmeyenlerse... Benim gibiler mesela. Normlardan kaçmanın yolunu, içine dönmekte, kendine sığınmakta, kalabalıklardan uzaklaşmakta buluyorlar. Ben de bu yolu seçtim, kalabalıktan kaçmakta, kalabalıklardan korkmakta buldum ben yolumu. Kitaptan son bir alıntı daha: " kendi dünyasında yaşayan herkes delidir." Daha fazla birşey demiyorum, siz anladınız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder