25 Mayıs 2012 Cuma

Beyaz Zenciler



Hayatımın en yalnız dönemlerinden birini yaşarken ve Fransa'nın doğusunda Türk kimliğimle bir dışlanmışlık hissederken okuduğum Beyaz Zenciler kitabı , toplumun ikircikli ve ikiyüzlü, kendinden olmayanı dışlama eğilimli yapısını biraz daha iyi  anlamamı sağladı. Kitapta ve hayatımda yaşananlar benzerlik göstermese dahi, dışlanmışlık ve topluma ait olamama ya da olmak istememe isteği aynı. Bir kitabı okurken kendinizden bir parça bulduğunuz da daha da çok sarılırsınız ya o kitaba, işte benim Beyaz Zenciler kitabına sıkıca sarılmam da böyle oldu. Türkiye'de olsam ve kendi düzenimden ziyade, bana uygun görülen düzeni yaşasam böyle hissetmeyebilirdim ! Ama şunu da söylemeyeliyim ki ülkeme olan tüm özlemlerimin yanında, genel olarak toplumsal normların dışında sonsuz özgürlük alanında yaşamanın tadına varınca , kitaptaki insanlar gibi, ister uyuşturucu, ister alkol alıp, istersen uyuyup, istersen olabildiğince uyanık kalabileceğinin bilincine varınca, şimdi geri dönüşün nasıl olacağından korkuyorum ! Kitap dışlanmışlık dünyasının nasıl olduğunu anlatsa da 'topluma geri dönüş' için rehberlik hizmeti veremiyor!

Yine Ayrıntı Yayınları, yine alışılagelmişin dışında bir kitap. Oluşturdukları yayın politikasını tebrik etmemek elde değil. Yavan aşk romanlarından sıkılanlara, cinayetlerden bıkanlara, hep göze sokulanları görmeye alışmış ama daha fazlasını arayanlara: Yeraltı Edebiyatı . Beyaz Zenciler ise yeraltı edebiyatına giriş için bir anahtar mahiyetinde. Uyuşturucu, alkol, sigara tüketenlere, sokaktaki serserilere, travestilere, fahişelere kötü gözle bakanlar bir de buradan okuyun onları, neden sizin gibi değiller !

Haydi biraz içinizdeki düzen karşıtının sesini dinleyin ! Kapitalizmin bizi dönüştürdüğü 'şeye' bir dönüp bakın ! Televizyondan gözünü alamayan, nefes almadan çalışan, devamlı daha çok mülkiyet elde etmeye çalışan bize bir bakın ! Dışarıdaki güzel, güneşli serin havadan derin bir nefes almaya bile vakti olmayan toplumlar olduk! Bu toplumların ekonomileri batıyor şimdi bir de, daha çok kazanıp devleti daha zengin etmemiz lazım ! Altmış beşine kadar nefes almadan çalış, sonra zaten alacak nefesin kalmayacak diyerek yüzümüze gülen ve sırtımıza daha çok yük bindiren devlete bir bakın ! Sonra bir de üstüne bu sisteme karşı çıkanı, yaşamayı seçeni, sokakları, her türlü insanı bileni aşağılarız, dışlarız. İsyan etmemek elde değil, önce kendi sefilliğimizi bir baksak ya... 'Kendinden kötüsünü görüp şükret' politikasının bir uygulaması daha ! Kendi berbat hayatımızı yüceltmek adına devamlı daha kötüsüne bakıyoruz. Bu gidişatın, bu bakış açısının maalesef ki geri dönüşü de yok, neo-liberal çağın gerekliliklerini yaşıyoruz, dayatmalarını uyguluyoruz...

Ancak inanıyorum ki Beyaz Zenciler'i okursanız, o yaşadığınız toplumsal kuralların, kısır döngünün dışında yaşayanların hayatını da görmüş olacaksınız ve anlamanıza yardımcı olacak. Alkol ve uyuşturucu ile ayakta duran, seven, sevişen, göçebeleri tanıyacaksınız. Yarınını düşünmeyen, en iyi tanıdıkları polisler olan bu insanlar, bizim kurallarımızı reddediyorlar. Bize zarar verme odaklı değiller, kendilerine zarar vererek, yaşamın onlara verdiği acılardan kurtulmanın peşindeler. Kurtulmanın tek yolu ise ölüm. Ölümle oyun oynuyorlar, ölümün kıyısında yaşıyorlar. Kaçımız cesaret eder, böyle yaşamaya, bu ölüm oyununa? Hayattan korkan, ölümden korkan, dışladıklarımızdan korkan bizler, nasıl cesaret ederiz böyle yaşamaya ?

Sadece cesaret edemediğimiz bu ölüm oyununu izlemek için bile okunabilir 'Beyaz Zenciler' ! Daha fazla övgü yapmacık olur, kitabın gözlerdeki realitesini azaltır, değerini düşürür. Yazıyı burada bitiriyorum sevgili okur, sana bol düşünceli günler dilerim !

     




2 yorum:

  1. Hayatın merkezine, kişi kendini koyar. Bunun adı bazen mutluluk olur, bazen bencillik... Fakat merkeziyetçiliğin her türlüsünde "öteki"leri önemsememe, bir diğer hayatların tadına varamama söz konusudur bence. "Yek"ten ayrıldığımız, ana rahmine düştüğümüz o ilk an benmerkezciliğimiz başlamış, yalnızlığa doğru bir hayat sürer olmuşuz.
    "Öteki" sözcüğünü daha az kullanacağımız, maddeye bürünmeden önceki yek olduğumuz zamanı unutmadan birbirimizi daha çok kucaklayacağımız zaman daha iyi olacağımıza eminim.
    Zahmet edip yazıya emek verdiğin için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Therealone, tercihlerimizden dolayı birbirimizi dahi yargılarken senden böyle güzel, bütünleyici sözler duymak beni umutlandırdı. Daimi okuyucum olduğun için asıl ben teşekkür ederim.

    YanıtlaSil